Sayfalar

4 Kasım 2012 Pazar

Yeşilçam'ın İyi Kalpli Ejderhası


"Bırakır yüreğini Alyon Sokağı'nda
Girer Bursa Sokağı'na
Abidir tüm çocuklara, Can'dır
Yumuşaklığında kocaman ellerinin
Yüzünü okşar yine bir çocuğun
Üçüncü sınıf lokantalarda doyurur karnını
Uyur üçüncü sınıf otellerde
Üçüncü sınıf rollerde oynar
Birinci sınıf yürekle
Hep kötüdür, dağdır, ısırgan olur dostluklara
Oysa tepeden tırnağa yürek
Tepeden tırnağa acımak
Tepeden tırnağa dostluktur
Gerçek yaşamında
Omzumda dinlendirir ellerini
Der ki bana;
Sokaktayım!
Tokalaşırız, kuş cıvıltıları siner ceplerine..."

"Hüseyin Alemdar'ın Yadigar Ejder anısına yazdığı şiir"

5 Ekim 1947'de Sivas'ta dünyaya gelir Yadigar Ejder. Yani gerçek adıyla Yadigar Kuzu. Anlatılanlara göre de görüntüsünün tam aksine, "kuzu" gibi bir insandır. Öyle karakteristik bir yüze ve kalıba sahiptir ki, kısa sürede Yeşilçam'ın aranılan yardımcı oyuncularından olur ve "Türk Sineması'nın Dev Adamı" olarak anılmaya başlar. Aslına bakarsanız bugün tüm dünyanın salya akıtarak izlediği hollywood'da bile bukadar karakteristik oyuncu zor bulunur bana göre. Ve böylesine trajedik biçimde yok olup giden...

Yeşilçam'ın böyle bir özelliği var evet. Kamera karşısına geçen dönemin aktörleri, aktristleri başrollerde birer birer yıldızlaşırken, başrollere kıyasla belki daha da önemli ve kilit rollerde, sözüm ona "yardımcı roller"'de görev alan sinema emekçileri hem görmezden gelinmiş, unutulmuştur. Her zaman da "Zamanında o kadar para kazandılar efendim, yatırım yapsalarmış!" şeklinde eleştirilmişlerdir. Ama bu eleştiriyi yapanlar şunu bilmiyorlar. O dönemlerde bugünkü kaşeler, paralar telafuz edilmiyormuş. Başrol oyuncuları hariç tabii... Bir karakter oyuncusu, bir yan rol bugünkü kadar iyi para almazmış. Kaldı ki bugün alınan paralar ve alma şekilleri de ortada. Günümüzde dahi 8 ay içerden yapılan ödemeler olduğu düşünülürse, herhangi bir yatırım yapamadığı gibi zar zor geçinildiği için bu eleştiriyi hak etmediklerini düşünüyorum. Kaldı ki Yadigar Abimiz bugün "sanatçı"'yım diye geçinen birçoklarından farklı olarak çevresine, olaylara duyarlı bir insanmış. Yukarıda ki fotoğraf 1980 öncesinde 1 Mayıs yürüyüşünde çekilmiş.

Yadigar Ejder çok önemli bir değerdi. Ve ne yazıkki Yadigar baba, abi, Gaffur, Mazlum... da Türkiyenin sahip çıkamadığı değerler arasında yerini aldı. Herkes; 14 Ocak 1992'de hayatını kaybeden Ejder'in kirasını ödeyemeyip evinden atıldığı için Taksim Parkı'nda bir bankta donarak hayata veda ettiğini sanır. Bu bir şehir efsanesi olarak yayılmıştır. Alkolle hiç arası olmayan Yadigar abimize arkadaşları ısrarla içirirler ve o da banyoda düşerek kafasını vurur ve aramızdan ayrılır. Çok ama çok başarılı olan Yadigar henüz 45 yaşındadır...

Bugün onunla ilgili doğru düzgün bir fotoğraf bile bulmak zor. Okadar isterdim ki onun bir röportajını okumayı... Bu adaletsizliği, Bu kepazeliği onun ağzından, onun cümleleriyle okumayı ya da dinlemeyi.
Ama malesef elimizdeki materyaller filmlerinden kopyalanmış bir kaç fotoğraftan fazlası değil. Yıllarca 100'ün üzerinde oynadığı filmde yediği dayak, Onun Taksim Parkındaki ölüm şekliyle Türk halkına atılan dayağın yanında hiç kalıyor... Anlayana tabi...

2 yorum:

  1. yazinizi tesadüfen buldum, severek okudum , donar öldügünü okumustum daha önce haber kaynaklarindan, mekani cennet olsun o ve onun gibilerin

    YanıtlaSil