Sayfalar

29 Ekim 2014 Çarşamba

Cumhuriyet demek...


Bugün 29 Ekim.. Bugün belki de 91 yıldır bu ülke için yılın en önemli günü.. Bu ülkeye edilen ama milletimizin mazlum genlerinden mi yoksa aptallığından mı anlayamadığı en büyük ve güzel armağanın kutlandığı o kutsal gün!

Karşı gelen bazı çevre ve zihniyetlerin o karşı gelişlerini dile getirmelerine olanak sağlayan Cumhuriyetin kutlandığı güzide gün..

Peki bu yıl nasıl kutluyoruz bu günü? Her yıl ettiğimiz, "Bu yıl daha çok insan Cumhuriyet Bayramının anlamını kavrar, ne kadar önemli olduğunu anlar." temennimizin bu yıl neresindeyiz?

Bu sabah gördüm ki bu temenniye yaklaşamamışız bile. Bırakın bu günün önemini anlamayı, bu gün için heyecanlanmayı, çoğu insan için sıradan bir günden farkı kalmamış. Ülke için en önemli şey olan, geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz çocuklarımıza örnek olmak umrunda bile değil adamın. Balkonuna bayrak asmayı bir zorunluluk olarak görüp, konu komşu siyasi görüşümü anlar ya da bu sene dağıtılacak erzaktan faydalanamam korkusuyla yaşayan insanların dönemi olmuş..

"Nerde o eski bayramlar" kıvamında bir tribe girmek istemiyorum ama ben çocukluğumdaki Cumhuriyet Bayramının sabahını hiç unutmuyorum. O sabah ki heyecanımı, kahvaltıyı bir an önce bitirip annemle ya da babamla tören alanına bir an önce gidebilmek için duyduğum telaşı.. İçimdeki o mutluluğu anlatamam.. Üstüne her yıl eklememiz gerekirken, bizden sonrakilere aktarmamız gerekirken bu yıl neresindeyiz bu kutlamaların? Bu sabah bir ilköğretim okulundaki törene gittim. Bir çok öğretmeni tenzih ederek söylüyorum bunu ama bazılarının kesinlikle öğretmenlik yapmaları yasaklanmalı. Hatta bu zamana dek yaptıkları yüzünden cezalandırılmalılar. Bu kadar özensiz, bu kadar çocuklara hiç bir şey katmayan saçma sapan insan benim canımı acıtıyor.

30 yaşımda, Cumhuriyet Bayramı sabahları hala çocukluğumdaki heyecanı duyuyor olmamın bence sebebi ilkokul öğretmenim. Öylesine güzel işlemiş ki bize Atatürk sevgisini ve bu günün önemini, geçtim yobazını bokunu püsürünü, kralı gelse silemez kalbimizden!

Her geçen gün daha da kötüye gidiyor olabilir. Ben de bu düşüncedeyim. Ama ben benim dönemimden, benim gibi yetiştirilen çocuklardan da çok umutluyum. Bugün insanların inançlarını sömürenler her şeyi tekellerine almış gibi görünse de, tek adam laflarıyla, başkanlık sistemi sevdasıyla saraylar inşaa edilse de, daha bir kaç ay önce yaşanan ve 301 kişinin öldüğü (301 olmadığını hepimiz biliyoruz. Bir vardiya da 650 kişi çalışıyordu) maden kazasından sonra güya ders alınıp yasa değiştirilse de (yasanın içeriği aynen kalmıştır.) insan hayatı hiçe sayılıp bu değişiklikten sonra bile yeterli kontroller yapılmasa ve bugünkü 18 olarak belirtilen işçimiz yine madende mahsur kalsa da ben benim neslimden umutluyum. O kadar leş bir yüzsüzlük dolanıyor ki ortalıkta, mide bulandırıcı. Ülkemde hiç ama hiç bir şey hakkı verilerek yapılmıyor resmen. Bu net.

Ben olsaydım yerlerinde, ekrana çıkıp demeç vermeye yüzüm olmazdı. Dünyada örneği yokmuş bir madeni su basmasının. Sen tedbir ne demek bilmiyorsun ki? tabiki senin ülkende olacak bu kaza. Yurt dışından örnek veremedin di mi bu sefer? Sıkıştın mı noldu? Tüm dünya ebola tehdidine karşı kırmızı alrama geçmiş. Soruyorlar bizimkine ne gibi önlemler alındı diye.." Tüm birimlerimiz gereken önlemleri aldı" diyor. Alınan önlem ağza takılan lastik maske. Biz de bu kadar işte. Bu kadar...

Ben güveniyorum. Üzerime düşeni yaptığıma, Ata'ma verdiğim sözü elimden geldiğince tuttuğumu düşünüyorum. Yaptığım işi en iyi şekilde yapmaya çalışmak da, bir çocukğun yüreğine Atatürk sevgisi düşürmek de bir çabadır. Ve inanıyorum ki benim gibi bir çok insan var...

Böylesine saçma bir dönemde, benim gibi yüreğinden Atatürk sevgisi eksik olmayan herkesin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını gönülden kutluyorum.

Ne Mutlu Türküm Diyene!