Sayfalar

30 Temmuz 2013 Salı

Senede Bir Gün...

Kadınım...

Bugün tam 1 ay oldu. Nelerden geçtik seninle, nerelerden geldik.. Bugün eserimizin üzerinden tam 1 ay geçti. Kısa gibi görünebilir ama aslında mücadelelerle dolu tam 2 yıl + 1 ay.. 

Bunca zaman neredeymişsin ya da nasıl sensiz geçmiş ben de bilmiyorum. Ama bu alışkanlık değil. Kesinlikle değil. Daha 1 gün oldu senden ayrı.. Ama geçmedi. Geçmiyor..

Annemden bana kalandı göbeğimdeki çukur, alışkındım.. Ama senden kalan yastığın çukuru çok derinmiş. Ben bunu gördüm. Şairin de dediği gibi ben ölünce gömsünler beni diyeceğim yer de gülüşünle oluşan çukur olur ancak. Başka da bir şey istemem zaten..

O kadar aksilik yaşadık ki, ne kadar anlatsak da çoğu insana az gelir. 13 gün sonra tam 2 yıl olacak aşkım. Senin gözlerine bakıp "Acaba olur mu?" sorusunun cevabını arayan bu adamdan, ayrı geçen 1 günün ardından, yatağa uzanınca boş kalan koluna bakıp gözleri dolan bir adam yarattın sen. işten gelebilmeyi iple çeken, sırf senin gözlerinin içinin gülüşünü bir an önce görebilmek, sana sarılabilmek için eve koşarak gelen bir adam..

Bitanem.. Gülüşüyle içimde güneş açtıran güzel gözlü karım.. Kutlu olsun şimdiden 2. yılımız ve 1. ayımız..

Seni tüm kalbiyle seven kocan.

25 Temmuz 2013 Perşembe

Omurgasızlık Zor Zanaat...

Geçtiğimiz günlerde Yiğit Bulutûn ardından son zamanların en büyük yalakalığına imza attı Şafak Sezer. Tayyip Erdoğan'ın katıldığı bir yemeğe katılarak, yanına gidip, dizlerinin üzerine çöküp, gezi parkı olaylarına verdiği destekten ötürü "Özür Diledi." Madem özür dileyecektin, benimsemediğin bir düşünceyi neden savunuyormuş gibi yapıyorsun? Neden kendini olmadığın gibi gösetermeye çalışıyorsun? Ama noldu sonra? Tam da kendine yakışır biçimde özüne döndün. Olman gereken yere indin. Zaten iner misin? Çıkar mısın yarışması değil miydi seni bu millete tanıtan.. Senin akıbetin açısından iner misin? çıkar mısın? sorusunun cevabını tüm Türkiye gördü sayende. Erdal Beşikçioğlu'nun da çok güzel belirttiği gibi, Şafak sezer para'dan ve güç'ten özür diledi aslında. Bu nasıl bir nemalanma, para kazanma çabası ya da bundan sonra para kazanamam kaygısıysa..

Bu yetmiyormuş gibi bir de çıkıp, Mehmet Ali Alabora gibi düzgün bir adama laf söylemeye kalkıyor. "Dünya'nın en korkak adamı" diyor onun için. Doğrudur Şafak Bey. Korkuyor. Ama siz ve sizin gibi omurgasızlar bu korkuya aşina değilsiniz. O korkak dediğiniz adam Gezi Eylemi'nin ilk gününden itibaren haklı direnişin yanında oldu ve destek verdi. Orantısız güç uygulayarak halkı sindirmeye çalışanlardan korkmadı. O adamın korkusu sadece ve sadece ülkesi adına gelecek korkusu ya da çocuğunun hak ettiği gibi daha demokratik, daha özgür, daha güzel bir dünyada yaşayamama ihtimali korkusudur. Sizin gibi "Ya cebimi daha fazla dolduramazsam" "Ya çarkın dışında kalırsam" korkusu değildir. 

Ama iyi oldu.. Kutsal Damacana'yı gördük...