Sayfalar

7 Kasım 2012 Çarşamba

Ölüm Allah'ın Emri, Ayrılık Olmasaydı...

Bunu bir çok arkadaşıma anlattım ama sen bilmiyorsun. O gün sana söyleyemedim. Üstün körü "kusura bakma" diyebildim sadece. Ama çok üzüldüm, çok dert ettim kendime. Buradan duy beni, kusuruma bakma ne olur...

Üniversite ikinci sınıfın ilk finalleriydi ve sınav haftası bitmiş nasıl stres atarız diye deli beygiri gibi aranıyoruz. Stres atmaktan kastım illa kopalım, coşalım değil, bir değişiklik olsun; sinemadır, konserdir... Eve kapanıp makarna yemekten sıkılmışlık geçsin en azından... Baktım ev arkadaşlarımdan hayır yok, tek başıma bülent ortaçgil konserine gittim. Çoğu insanın aksine çocukluğumdan beri sinemaya konsere yalnız gitmeye bayılırım. Ev arkadaşlarıma da nezaketen sormuştum aslında. Gayet güzel Bülent Abi'yi dinler rahatlarım diyerek atladım gittim. Konserin ortalarına doğru kısa bir ara verdiler ve o sırada okuldan bir kaç arkadaşımın da orada olduğunu fark ettim. Yalnız konser izleme keyfim buraya kadarmış. Ayak üstü yeni çıktığımız sınav haftasının kritiğini yaparken yanımızda bizimle birlikte takılan biri dikkatimi çekti. Arkadaşlarla birlikte gelmişti ve henüz arkadaşlarım tanıştırmamışlardı bizi. Muhabbette kısa bir sessizlik anında arkadaşlardan biri "Oğlum bi meraba desene lan! Öle duruyosun dedi" Ben de (hala kendime kızıyorum) "Meraba Serkan ben" dedim ve elimi uzattım. Gülümseyerek "Kazım" dedi. Ben de gülümseyip arkadaşıma döndüm ve Kazım abi izin isteyerek yanımızdan ayrıldı. O gider gitmez arkadaşım hayretle "bunu bilerek mi yaptın" dedi? Ben ne demek istediğiniyse çok sonra anladım...

O gün; dert yandığım her kötülüğün, her boku çıkmışlığın içinde saflığını koruyabilmiş, tertemiz yüreği yüzüne yansıyan, uzun saçları karadeniz gibi dalgalı hemşerim Kazım Koyuncu'yu tanımamıştım...

Daha sonra tüm mekanı dolaşarak onu aradım ama ancak konser çıkışında bir kaç saniyeliğine konuşma fırsatım oldu. Ona bizim için ne kadar değerli olduğunu anlatabilecek cümleler kuramadım. Sadece az önce ki durum için "kusuruma bakmayın" diyebildim... Ama bana yetmedi...

Eğer lanet olası Çernobil saçmalığı Karadeniz'imin başına bela olmasaydı belki de bugün 41. yaşgününü kutlayacak ve kim bilir daha hangi türküleri yakacaktın... Zamansız gittin, canımızı yaktın...

Seni çok özledik Kazım Abi... Tekrar kusuruma bakma...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder