Çamaşır makinesinin kapağındaki girintiye kafamı dayayıp makinenin dönüşünü izlemek çocukluğuma dair hatırladığım nadir güzelliklerden... Özellikle sıkma ve kurutma bölümü... Annemin ve tüm arkadaşlarımın ısrarına rağmen en sevdiğim oyun, en büyük eğlencem, her şeyden önemlisi hayal dünyama açıldığına inandığım bir geçitti karşımda dönen ve deterjanın büyüsüyle bembeyaz görünen yuvarlak...
Yola çıktığımdan beri karnımda dönüyor. Yürüyorum... Kış uykusundan uyanan bir ayının aylar sonra yeniden güneş ışığını görmesiyle gözünde oluşan bulanıklık ve alışma süresi, yıllar sonra gündüz dışarı çıkmam ve her şeyi geride bırakıp yola adım atmamla kıyaslanamaz...
Doğa'nın uyanışıdır ilkbahar... Tüm canlılar için yenilenme... Bense sonbaharın orta yerine attım yıllar sonra adımımı. Kaderin çok farklı bir mizah anlayışı var. Güldürürken süründürüyor. Yol kenarlarına dökülen sarı-turuncu-kırmızı yapraklar, uzun zamandır beklenen bir misafiri karşılayan coşkulu kalabalık gibi sessizce beni selamlamak için muazzam bir sıraya girmiş. Asfaltın kesik kesik çizgilerine özen göstererek aralarından geçerken, yeniden yola çıktığım için beni selamlamalarıyla, çıktığım yolculuk için beni uğurlamaları arasındaki ince çizgiye basmaya çalışıyorum. Çocukken herkesin en az 1 kere denediği duvarın üstünde düşmeden yürümeye çalışmak gibi. Kollarım açık... Dengesizim...
Yola intikam için çıktığıma önce kendimi inandırmam gerekiyor. Ama omuzlarımda kendime yüklediğim böylesine ağır bir yük varken bile, önümde uzanan sarı otlarla bezenmiş uzun açıklıkta yürürken, aslında sarışın bir adamın saçlarının arasında gezindiğimi farzedebilecek kadar çocuğum hala... Tüm bu oyun, üstü sarmaşıklarla kaplanmış bir tabelanın isteksizce işaret ettiği yol ayrımını farketmemle sona eriyor. Güzel şeyler hep kısa sürmüyor mu zaten? Yol ayrımının başında cesaretimin gelmesini bekliyorum. Halbuki birlikte çıkmıştık evden. Bu kadar gecikmemesi gerekirdi.
Kendimle savaşırken omzuma bir karga konuyor. Simsiyah... Karanlık... Güzel...
Bunun da bir hayal olduğunu kendime ispatlamak için gözlerimi kapayıp içimden 5'e kadar sayıyorum. "Sakın korkma! Gözlerini açtığında bunun aslında olmadığını göreceksin."
Gözlerimi açıyorum.
Karga da 5'e kadar saymış...
ne güzel bir pazar yazısı okudum.
YanıtlaSilteşekkürler...