Sayfalar

23 Şubat 2014 Pazar

Ben Deli Değilim Vol#1

Çok tuhaf takıntılarım var. Yani şimdi takıntı da demeyelim de.. Çok da şey yapmamak lazım. Sinema eğitimi aldığım zamanlardan kalma olabilir. O zamanlar bir filmi bir kaç kez izledikten sonra tam anlamıyla hissedebiliyorduk. Hatta bazılarımız artık tamamen tekniğe odaklandığından bu yetilerini de kaybetmişlerdi. Çünkü ilk izleyişimizde hikayeden çok ışığa, kullanılan tekniklere ya da açık aramaya odaklanıyorduk. Daha sonra tekrar izlersek eğer, o zaman konu nedir ya da duygusu nedir diye bakıyorduk. Bu belki de benim bahanem. Çünkü itiraf etmem lazım ki çok küçük yaşlardan itibaren şöyle bir durum var. Gelelim takıntıma yani;

Atıyorum bir yeşilçam filmi mi izliyorum? Sahnede kim olduğu önemli değil. Arka planda bir çocuk mu oturuyor ya da çekimden haberi bile olmayan biri kareye mi girmiş? Başlıyorum onu düşünmeye.. Kimdi? Napardı? Nasıl yaşadı? Nasıl bir hayatı oldu? Sevildi mi? Bir kadın tarafından şöyle sağlam bi kalbi kırıldı mı? Ya da bir filmde göründüğünü o kadının kalbini kazanmak için kullandı mı? Ya da garibim o filmde göründüğünden haberdar mıydı? Hatta film çok eski değilse şuan ne yapıyordur? Gibi gibi…

Başlıyorum filmden kopup bu soruların içinde yüzmeye. O kadar güzel hayaller kuruyorum ki. Yazıyorum da yazıyorum.. Kimini çok mutlu edip, kimini de acıların çocuğu yapıp o filmde göründüğüne pişman ediyorum.

Ama bir yandan da şeytan detayda gizlidir. Hele ki filmin konusu beni cezbetmemişse çok daha eğlenceli geliyor böyle yolculuğa çıkmak. Örneğin en üstteki karede Şener Şen'in arkasındaki tepenin üstünde oturan "kırmızılı kız"'ın hikayesi.. İlgi çekici değil mi sizce de? Kimdir, nasıl bir hayatı var? Şuan ne yapıyor? Sonra Sadri Alışık'ın arkasındaki insanlardan istediğinizi seçin :) Serbestsiniz. Onlara istediğiniz geleceği yazıp hayal kurabilirsiniz. Gerçeğini merak ederek tabi. Mesela sağındaki askerin gerçek askerliği nasıl geçti acaba? Ya da kaçtı mı askerden? Nereli mesela? Veya tam Sadri abi'nin kafasının arkasında kalan yüzünü göremediğimiz genç.. :) Bu kadar gizemli bir hayatı oldu mu gerçekten? Peki Kemal Sunal'ın parasının eksikliğinin sendikalı olmayışından kaynaklandığını öğrendiği sahnede ampul gibi kameraya bakan yağız delikanlı :) Sende bizdensin şöyle geç.. Neler yaptın neler ettin acaba bu filmden sonra. Sen de kardeşlerine bakmak zorunda olan ve keşfedilmek için her bulduğu boş vakitte türkü yakan bir inşaat işçisi miydin? Ya da hiç alakası olamayan, sadece oradan geçtiğin için set ekibi tarafından seçilip oraya konan bir figüran mıydın? Ya da siz nasıl düşünmek isterseniz..

Bu takıntımı çok seviyorum. Bazen beni yorsa da ya da girdiğim hayalden zor uyansam da çok seviyorum. En azından elimden geldiği kadar gölgede kalanlara da haklarını teslim etmişim gibi geliyor.

Son olarak; Hababam Sınıfı serisindeki şu sahneyi hepiniz hatırlarsınız..

Damat Ferit bakıcısı İzmir'e kaçtığı için bebeği okula getirmek zorunda kalıyordu ve hepimizin annesi Hafize ana ona annelik yapıyordu. Onu kucağına aldığında bile hepimiz o bebeğin artık güvende olduğu hissine kapılıyorduk bir şekilde.

Damat Ferit'in güzel bebeği şuan ne yapıyordur sizce? :) Neyse.. Sizi de bu şekilde yormamalıyım sanırım. Ama lütfen!

Ben deli değilim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder