Sayfalar

10 Nisan 2013 Çarşamba

"Emek Yoksa Ben de Yokum!

Uzun zamandır gündemi dolduran gerizekalı haberlerin arasına belli aralıklarla serpiştirilen ve medyanın çok da destek vermediği bir konu bu. Tarihi Emek Sineması'nın kapatılmaya, yıkılmaya çalışıldığını duymuşsunuzdur. Şuan gelinen nokta aslında gerilemenin, acizliğin bir göstergesi. Neden gerileme önce dilim döndüğünce onu anlatayım;

Tarihte binlerce örnek bulabilirsiniz... Bir devlet, bir uygarlık düşünün. Düşünün ki kültürel hiç bir değerine sahip çıkmıyor, Sanat eserlerini adab yerlerinin görünüp görünmemesine göre değerlendiriyor, işine gelmeyen heykeli "Ucube" olarak nitelendirip yıkıyor, para kapısı olarak gördüğü tarihi binaları ise avm'ye dönüştürüyor ya da yıkıyor... İşte bu tarz devletler asla ve asla gerilemenin elinden kurtulamazlar. Bir ülkeyi değerli kılan sanat eserleri, tarihi dokusu, mirasıdır. Adı üstünde "Miras". Yani atalarından sana kalan. Yak diye yık diye değil, koru, insanlara sun diye...

Acizliğe gelince... Kapitalizme her gün bir "Küçük İşletme"'nin daha boyun eğdiği-eğdirildiği bir dönemde yaşıyoruz. Mantar gibi her köşe başında biten alış-veriş merkezleri, kendine has dokusu olan "Dükkan" kavramını yok etmek üzere. İnsanlar artık sosyalleşmeyi avm'lere gitmek olarak algılamaya başlamış. Ve bu avm'lerde tekelleşen sinema salonları, Emek Sineması gibi çok önemli bir tarihe ve öneme sahip sinemaların sonunun gelmesine ön ayak olmuş. Aslına bakarsanız istense bunun önüne geçilemez mi? Tabi ki geçilir. Ama Emek Sineması, yıkmak isteyen kişilerce artık politik bir olaya dönüştü. Karşıt düşünenler içinse bir direniş sembolü. Ben açık seçik ifade etmek gerekirse direnişçilerden yanayım. Az mı geldi avm'lerdeki sinema salonlarınız? Godamanlarınızın arabalarını park etmek için daha mı çok katlı otopark yerine ihtiyacınız var?
Çekin o pis ellerinizi Emek Sinemamızın üzerinden!

Kendisini seversiniz ya da sevmezsiniz bilemem ama Türkiye'nin en bilindik sinema eleştirmenlerinden Atilla Dorsay çok güzel bir tepki göstererek, "Emek Sineması'na kazma vurulduğu gün ben de gazeteciliği bırakıyorum" dedi ve sözünü tutarak bugün yazılarına son verdi. Bu tabii ki çok üzücü bir durum. Ancak artık bazı somut tepkiler gerekiyor. Bir çok sanatçı bununla ilgili mektup göndermiş Başbakana... Onu da yapın evet ama daha somut şeylere ihtiyacımız var. Emek Sineması yıkılmamalı. Bu amaç uğruna sesini duyurmaya çalışan insanlara bile tazyikli su sıkılıyorsa, yıldırılmaya çalışılıyorsa zihniyet olarak ne kadar geri gidildiği açıkça ortada sanırım.

Ne kadar üzülsem de teşekkürler Atilla Dorsay...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder