Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Mantık olarak engelli vatandaşların toplumdaki yerini insanlara hatırlatmak (malesef), insanların farkındalığını arttırmak için iyi bir gün. Ama vicdani açıdan kabullenemediğim bir gün. Nedir engel? Kolunu kaybetmiş? Bacağını kaybetmiş? Zeka geriliği? Tekerlekli sandalyeye mahkum?... Bunların hiç biri engel değil. Nasıl değil? Eğer toplum gerçekten bu konuda bilinçli olsa, gerektiği gibi hareket etse bunlar birer engel olmaz. Başlakta da ifade ettiğim gibi bence gerçek engel düşüncelerimizde. Eğer engelli olarak görülüp toplum dışına itilen o kolunu kaybetmiş, bacağını kaybetmiş ya da tekerlekli sandalyeyle hayatını sürdürmek zorunda kalan insan, yaşananlara verilmesi gereken tepkileri veriyor ve gösterilmesi gereken saygıyı gösteriyorsa asıl engelli bu şekilde davranamayanlardır. Biz, tekerlekli sandalyeyle yaşamak zorunda kalan insanların kaldırıma çıkması için yapılan rampanın orta yerine elektrik direği diken bir milletiz. Ama hükümete baksanız bugün televizyonlara çıkıp "Engelli vatandaşlarımız bizim her şeyimiz" diye oy yalakalığı yaparlar. Eğer bir otobüste zihinsel engelli olarak nitelendirilen insan, bir yaşlıya yer vermek için en arka taraftan yırtınıyorsa ve öndeki gencimiz elinde telefon bu durumu umursamıyorsa, kimse kusura bakmasın asıl engelli sensin telefonu içine kaçasıca kardeşim... Engelli olarak nitelendirilen "Down Sendromlu" o güzel insanların o kadar güzel kalpleri, o kadar saf sevgileri ve iyi niyetleri var ki... Onları gördükçe ben kendimi engelli hissediyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder