Yukarıdaki küçücük kesit malesef benim ailem gibi bir çok "Madenci" ailesi için olağan... Dedem de babam da maden işçisiydi benim. Belki en zoru değil ama, dünyanın en zor işlerinden biri madencilik. Her sabah eşinizle ve çocuklarınızla helalleşerek işe gitmek? Her defasında "Acaba bu kez dönebilecek miyim?" diye düşünerek? Çok ama çok zor...
Babamın hakkını hiç bir zaman ödeyemem. Evet çok sancılı dönemlerimiz oldu ama yaşım ilerledikçe onun yaptığı fedakarlıkları daha iyi anlamaya başladım. Babam günde en az 16 saat çalışırdı ve bunu aralıksız 30 yıl (tatilsiz) yaptı. Önceleri hiç düşünmediğim şeyler şimdi resmen tokat atıyorlar bana... Öyle boktan bir cilvesi vardı ki hayatın, Babam işten geldiğinde biz çoktan uyumuş olurduk, biz uyandığımızdaysa babam çoktan gitmiş... Ödediği bedelin, çocuklarını uyandırmadan sevmek olduğunu o zamanlar göremiyor insan. Bir çok maden işçisi için eminim ki bu böyle. Çocuklarının, ailelerinin geleceğini yerin 600 metre altında kazıyarak çıkarmak... Babam yer üstü görevlisiydi. En azından bu konuda içimiz rahattı ama dedem hem yer altı, hem de bir göçük olduğunda görevli olan kurtarma ekibindeydi. Yukarıdaki siren hala anneannemin kulaklarında çınlar...
Bugün 4 Aralık "Dünya Madenciler Günü". Her gün o potansiyel mezara girip, saatler sonra çıkmayı başarıp gün ışığını tekrar görebilmek... Alın teriyle ıslanmış yüzünde kömür izleri ve siyah gözyaşlarıyla...
Ben Zonguldak'lıyım. Bir Madenci çocuğuyum. Bununla gurur duyuyor ve tüm madencilerin bu gününü kutluyorum...
Umarım çalışma şartları daha insancıl koşullara getirilir.Maalesef ummaktan başka bir şey gelmiyor şu an için elimizden.Madenciler günü kutlu olsun sayende duymuş oldum.
YanıtlaSilGerçekten birlik olma konusunda başarısızız. Madencilerin gününü geç de olsa kutluyorum, kazandıkları sonuna kadar helal, ancak ele geçen ne kadar ki diye düşünmeden edemiyor insan. En kötüsü de çalışma ortamlarında gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı konusu hep bir soru işareti zihnimde.
YanıtlaSil