30 Mayıs 2014 Cuma
Fütursuz Bilgiler Vol#13 - Mürüvvet Sim
Yeşilçam hastalığım olduğundan sanırım daha önce bahsetmiştim. Eşim ve ailem tarafından çoğu zaman uzaylı muamelesi görmeme neden olan bir hastalık bu. Hep birlikte salonda otururken, tv karşısında uyukladığım bir an; biri kanalı değiştirdiğinde denk gelen yeşilçam filminin repliklerini filmden önce söylemeye başlamışlığım var. Çok eskiden beri yemek yerken bile eski türk filmi izlemek adetimdir. Gelelim asıl konumuza; :)
Bugün size Mürüvvet Sim'den bahsetmek istiyorum.. Adile Naşit'in yeri hepimizde muhtemelen çok ayrıdır. Hepimizin annesidir o. Ona "kötü kadın" rolünü hiç yakıştıramayız. Anaçlık onunla anılır. Ama biri daha vardır ki benim için, Adile teyzemiz o gün dışarıya çıkmak zorunda kaldığında, pazara gittiğinde ya da komşu kadının doğumuna yardıma gittiğinde evde bize bakacak biri gerektiğinde o anaçlığa layık kişi Mürüvvet Sim'dir. Hiç bir rolünde onu da tam anlamıyla kötü kadın olarak göremezsiniz. Hep tatlı sert bir ablanız gibidir. Ailenizin çok yakın bir dostu, size kızacaksa da sizin iyiliğiniz için kızdığını bildiğiniz uzaktan teyzeniz..
Onun hayatıyla ilgili birçok kişinin bilmediğini düşündüğüm birkaç şey paylaşmak istiyorum;
Sinemamız gerçekten çok büyük oyuncular yetiştirdi ve devam da ediyor. Ancak bazen çok hak etseler bile bazı isimler bu tozlu film şeritlerinin arasında saklı kalabiliyor, ya da gereken ünü ya da bilinirliği yakalayamayabiliyor. O isimlerden biri de bana göre Mürüvvet Sim. Adı söylendiğinde hatırlanmayan ama fotoğrafı gösterildiğinde "Aaa o mu biliyorum" denilen..
Hikayesinin başlangıcını onun ağzından dinleyelim;
"Tarlada doğmuşum ben. Annem göbeğimi "çekme" bıçağıyla kesmiş. Şalvarına sarıp atmış atının terkisine, getirmiş eve.. 23 Nisan 1929'da Tekirdağ'ın Büyükyoncalı köyünde..."
Bu şekilde anlatmaya başlamış Mürüvvet abla hayatını Ses Mecmuası'na.. Çok fakir olduklarını, köyden İstanbul'a göçtüklerini ve tam anlamıyla bir sokak çocuğu gibi büyüdüğünü söylemiş. Gerçek anlamda diyoruz çünkü o kadar yaramazmış ki, mahalleli ona "Korkunç Mürüvvet" adını takmış. Akşam mahallede herhangi bir evde balık pişerse eğer, ne yapar eder kendini davet ettirirmiş Korkunç Mürüvvet. Aksi olursa da yıkarmış ortalığı.. O kadar yıldırmış ki insanları, mahalleli kendi arasında para toplayıp onu sinemaya gönderip 2 saat kafa dinliyor olmaktan bile mutlu olurmuş. Sinema dönüşü tüm kadınları etrafına toplayıp filmi canlandırarak anlatırmış tabii Mürüvvet :)
Size çok ilginç bir detay, bilgi.. Zamanında İlker İnanoğlu'nun canlandırdığı ve tüm sinemalarda gişe rekorları kıran "Yumurcak" filminin, bir gün film setinde kendi hayat hikayesini anlatan Mürüvvet Sim'in hayatından yola çıkılarak yazıldığını ve aslında o yumurcağım Mürüvvet ablamız olduğunu biliyor muydunuz?
Ve beni en çok etkileyen kısma geldik.. Şimdi de işin hüzünlü kısmındayız.. Röportaj sırasında mahalle terzisinin artık kumaşlardan kendisine süslü kıyafetler yaptığını anlatırken, Mürüvvet ablanın gözleri elinde ördüğü yeleğe dalmış ve dolu dolu olmuş.. İşte nedeni;
"Her gün akşam üstü, günbatımı bir gariplik çökerdi üstüme.. Mahallenin her anası çocuğunu çağırır, üzerlerine yelek giydirirlerdi. Bir ben kalırdım yeleksiz. Üşümesinden korkulmayan, kenarda, kimsesiz.. Anacığım karanlıklarda dönebilirdi çalıştığı yerlerden eve. Hiç bir zaman da yeleğim olmamıştı. Hep bir yelek özlemi içinde idim. Kıskanırdım sırtlarına yelek geçirilen arkadaşlarımı. O yaramaz mürüvvet gider, bir köşede sessizce ağlayan zavallı bir çocuk gelirdi o saatler.." diye devam ediyor sözlerine...
Bu yelekler öylesine iz bırakmış ki yaşamında, tam 38 yıldır yelek örermiş Mürüvvet abla.. Ördüklerini sokaktaki kimsesiz çocuklara elleriyle giydirip, bakım evlerine bağışlayıp, Anadolu'nun her köyüne gönderdiğini biliyor muydunuz?
Bu değere sahip çıkılsa? Belki araştırılsa bulunsa o yeleklerden hiç değilse biri.. Ya da onun adına devam ettirilse bu ve onun ismi yaşatılmış olsa.. Yelek bayramı olsa kutlansa vs..
Bunlar zor şeyler mi?
Kaynak: Ses Mecmuası, Türknostalji.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Güzel insanlar be bunlar...
YanıtlaSilÇok severim yeşilçam'ı da, mürüvvet sim'i de... Bu hikaye beni derinden etkiledi, özellikle Yumurcak filminin bu özelliğini bilmiyordum, tekrar, bunu düşünerek izleyeceğim. Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilÇok teşekkürler yorumunuz için :)
SilYeşil Çamın unutulmazlarından biridir. Her ne kadar ismini pek hatırlayamam da çok emeği var.
YanıtlaSilbeni can evimden vurdum.yeşilçam hastalığı bendede vardır eşim çocuklarım arkadaşlar vs dalga geçerler sık sık bu yüzden.ama ben seviyorum.hala kaybetmemişken değerlerimizi ,komşuluğu,dostluğu,arkadaşlığı,sevdayı,aşkı ve tevekkülü öyle iyi gelirki izlemek.ağlaması gülmesi tadı ayrıdır.mürüvet simin hayat hikayesini bilmiyordum:( geçenlerde hulusi kentmenin hep fabrikatör zengin bey amca rollerini oynarken akşamları eve dönmek için nasıl dolmuş beklediğinden bahsetmesi geldi aklıma.hepsine rahmet diliyorum.nur içinde yatsınlar.
YanıtlaSilMürüvvet Sim'in kim olduğunu ben de bilmiyordum. Fotoğrafa bakınca aa o muymuş dedim aynen.
YanıtlaSilHüzünlü bir hikayesi varmış. Ve dediğin gibi çok zor olmayan şeyler var hiç bir zaman yapmayacağımız..